Amaç üzüm yemekse…

‘Amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’ deyimi tam da televizyon ekonomistlerinin tarım sal desteklemelere ilişkin tutumuna benzer. Amacınız üzüm yemekse tarımsal üretimin sürmesini sağlayacak önlemleri almalısınız. Amaç işsizlikle mücadele etmekse; ekonomiyi döndürmekse; amaç toplumun huzur ve güvenliğiyse; temel ihtiyaçların güvenli, yeterli ve ucuz şekilde toplumun her kesimine ulaştırmaksa; Amaç sağlık harcamalarının azaltılmasıysa, tarımda sürdürülebilirlikse amaç… sübvansiyonlar vazgeçilemez niteliktedir.

Çiftçi köyünde kalarak tarımsal üretimi devam ettirmelidir. Bunun için sübvansiyonlar gerekli, ancak yeterli değildir. Bunu sağlayacak olan arazi reformu, çiftçiliğin mesleki eğitimle ilişkilendirilmesi, denetim altına alınması, kooperatif, birlik gibi örgütlülüklerin yaygınlaşması, köylerin sürdürülebilir tarım ve agroturizm vb uygulamalarla köylerin ekonomik, sosyal ve kültürel alt yapısının iyileştirilmesini kapsayan ciddi bir reforma acilen ihtiyaç var.

Çok uluslu şirketlerin, güçlü ülkelerin kendi çıkarları için dayattığı sübvansiyonların kaldırılmasına yönelik söylem,  Türkiye’de tarımsal faaliyetlerin giderek terk edilmesiyle sonuçlanıyor. Bir zamanlar hayvancılığın merkezi olan Kars, Erzurum gibi kentlerden İzmir’e gelip besi için buzağı alındığını öğrenmek beni dahi şoke etmişti. Buğday şeker gibi ürünleri ihraç ederken ithalatçı konumuna düşmemizin çok ötesinde sorunların da farkına varmamız gerekiyor.

Türkiye köylerini kaybederken çiftçinin tek dayanağı olan sübvansiyonlara göz dikmek, ülkenin tarım dinamikleriyle oynamak, sonuç olarak ‘telafisi imkânsız’ kayıplara neden olabilir. Çiftçilik yalnızca kitabi bilgi ile yapılabilecek ir iş değildir. Deneyim, yöreyi tanımak, yerel iklim koşullarını tanımak ve olası riskleri değerlendirmek için aileden gelen birikimin önemi büyüktür. Çiftçi ailelerin kaybı bu birikimin de heba olması anlamına gelir.

Türkiye tarımı 1980’lerin başından bu yana yeterince kan kaybetmiş durumda.  Bir geri dönüş noktası olması umuduyla tarımsal desteklemenin Türkiye tarımının ve tüketicilerinin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılması ihtiyacı ortada duruyor. Türkiye tarım alanındaki birikimlerini kaybetmeye devam ediyor. Bu bikrim Türk halkının birikimi olmanın ötesinde, Dünya mirası olarak ta düşünülmelidir. 

_____________

 

KAYNAKÇA

Buğra, A. (1999) İktisatçılar ve İnsanlar, İletişim Yayınları, İstanbul.

Eştürk, Ö., Ören, M. N. (2014). Türkiye'de Tarım Politikaları ve Gıda Güvencesi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, 24(2), 193-200.

İnsel, A. (2006) İktisat ideolojisinin eleştirisi, Birikim Yayınları, İstanbul

Kandemir, O. (2011). Tarımsal Destekleme Politikalarının Kırsal Kalkınmaya Etkisi. Ekonomi Bilimleri Dergisi, 3(1).

Öztürk, Ş., ve arkadaşları (2009). Küresel ve Ulusal Politikalarin Yerel Tarım Üzerindeki Etkisi: Muğla Köyleri Örneği.  Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2009 8(1), Sayfa 157-176

Şen, M. (2014) "Türkiye'de İç Göçlerin Neden ve Sonuç Kapsamında İncelenmesi." Calisma ve Toplum 40(1) Sayfa 231-256

Yalçınkaya, N. ve arkadaşları. (2006). Avrupa Birliği’ne Yönelik Düzenlemeler Çerçevesinde Türk Tarım Politikaları ve Sektörün Geleceği Üzerine Etkisi. Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 13(2), 97-118.