Koruyamadık ama kullandık…

Tarım arazilerinin korunması ve kullanımına yönelik tüm düzenlemelerde, “koruma” bölümünün çeşitli nedenlerle etkin bir şekilde uygulanamamış olduğu, buna karşılık “kullanım” bölümünün “alternatif alan bulunamaması” ve “kamu yararı” nedenlerinin etkisiyle uygulandığı görülmektedir. Kanunun yürürlüğe girdiği 2005 yılından günümüze kadar tarım dışı amaçla kullanımına izin verilen tarım alanları miktarının yaklaşık 1,5 milyon hektardan fazla olduğu bildirilmektedir. Tarım dışı kalan bu alanların, ne yazık ki yüzde 16’sını sulu tarım arazileri oluşturmaktadır. Bir taraftan yeni alanların sulamaya açılması çalışmalarının yürütülmesi ve gelecek için hedefler konulması diğer taraftanda sulu tarım arazilerin tarım dışına çıkarılması çelişkili ve umut kırıcı bir durum yaratmaktadır. Kanunlu dönemde (2005’den günümüze) amaç dışı kullanım taleplerinde 5 kat artış gerçekleşmiştir. Aynı dönem içinde, kanun kapsamı dışında değerlendirilen arazi miktarı ise yüzde 38 oranında artmıştır. 2007 yılından itibaren ise amaç dışı kullanım kararları yetkisi yerel yönetimlere devredilmiştir. Tüm bu veriler ışığında, koruma, uygun kullanım ve iyileştirme hedeflerinin mevcut kanunla da tam olarak gerçekleştirilemediğini ve gücünü azaltacak yeni düzenlemeler getirildiğini söyleyebiliriz.

Kanunda tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ile ilgili maddesinde, “kamu yararı” kavramı bulunmaktadır. “Kamu yararı” aslında sürekli duyduğumuz bir kavramdır. Kavram olarak birçok yerde rastlamamıza rağmen kesin ve açık bir tanımı ile karşılaştığımız söylenemez. Bununla birlikte, kamu yararından anlaşılması gerekenin, toplumun düzen, refah ve istikrarının devamı için diğer menfaatlere nazaran üstün tutulması gereken bütüncül ve meşru yarar olduğu değerlendirilmektedir.

Kamu yararı, 1789 Fransız Devriminden sonra “ortak iyilik” kavramının yerini almıştır. Türk Anayasa Mahkemesi, kamu yararını, “kişinin ve toplumun huzur ve refahını sağlamak” olarak tanımlaya gelmiştir. Kamu yararının objektif bir tanımı bulunmamakta, “zamana ve yere göre farklılık” göstermektedir. Kavramın, kamusal işlerin hukuka uygunluğunu ölçmek için kullanıldığı belirtilmektedir. Temel hakların sınırlandırılmasında başvurulan başlıca nedenlerden biri olarak gösterilmektedir. Bunun yanında temel hakların elde edilmesi için de kullanılabilir olduğu belirtilmektedir.

Kamu yararı daha çok mevcut düzenin devamlılığını sağlamak odaklı olduğu için, kamu yararı her zaman toplum yararını gözetmeyebilir. Toplum yararı ise, “ülkede yaşayan herkesin ortak çıkarı” anlamına gelir. Tarım topraklarımızın korunmasında ve iyileştirilmesinde, ülkede yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan herkesin ortak çıkarı bulunmaktadır.

Geleceğimiz, gıda güvencemizin ve gıda egemenliğimizin teminatı açısından topraklarımızın, tarım arazilerimizin kullanımı, korunması ve iyileştirilmesi konusunda “kamu yararı” uygulamalarında, daha fazla “toplum yararını” benimseyen uygulamalara öncelik verilmelidir. En stratejik ihtiyacımız olan gıda üretimi için topraklarımızın, tarım arazilerimizin ve verimli ovalarımızın biran evvel belirlenerek, kullanım planlarının yapılması ve korunarak yönetilmesi gerekmektedir.

Topraklar, tüm canlıların ortak malıdır. O nedenle sorumluluk hepimizindir.

 

 TÜİK, 2016. Tarımsal Göstergeler, Tarım ve Orman Arazileri 1990-2015, Türkiye İstatistik Kurumu, http://www.tuik.gov.tr, [Erişim: 17 Şubat 2016].

 R.G, 2005. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 19.7.2005 Sayı: 25880, http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr [Erişim: 07 Haziran 2016].

 GTHB, 2016. Tarım Arazileri Düzenleme Verileri, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü,  http://www.tarim.gov.tr/sgb, [Erişim: 07 Haziran 2016].

 Tombaloğlu, N., 2014. Anayasa Mahkemesi Kararlarında Kamu Yararı Kavramı İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 5 Sayı:1 Yıl 2014, https://www.inonu.edu.tr, [Erişim: 13 Haziran 2016].

 Akıllıoğlu, T., 1991. “Kamu Yararı Kavramı Üzerine Düşünceler”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:24, S:2, 1991, s.11 http://www.todaie.edu.tr, [Erişim: 07 Haziran 2016].