Türkiye’nin iklim değişikliklerinden etkileneceği kuşkusuzdur…..

Bugün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan Tarım Havzaları Destekleme projesi çerçevesinde ürün deseni, yönetilebilirlik ve benzer ekoloji kriterleri esas alınmış ve Türkiye’de var olan 190 tarım havzası, 30 tarım havzası şeklinde toplulaştırılmıştır. Bu havzalarda, 250’den fazla bitkisel ürünün ticari olarak yetiştirildiği ve piyasaya arz edildiği bilinmektedir. Ülkemizin gerek çeşitlilik gösteren ekolojik bölgelere sahip olması, gerekse coğrafi ve iklimsel açıdan elverişli bulunması, biyoçeşitlilik açısından fazla sayıda türe ev sahipliği yapmasına neden olmaktadır. Kültüre alınmış pek çok bitki ve evcilleştirilmiş hayvan türünün gen kaynağı Türkiye’dir. Yaklaşık 3000 tanesi endemik olan 9000’den fazla bitki ve 120 memeli hayvan türü bulunduğu ve dünyadaki sekiz büyük gen merkezinden biri olduğu bilinmektedir. 

Türkiye’de tarımsal üretim faaliyeti için ekilen alan 2010 yılı itibariyle 24,3 milyon hektardır. Ekilen alanın sadece 5,1 milyon hektarı sulanmaktadır. Toplam tarım arazisinin yaklaşık % 80 kadar bir bölümünde kuru tarım yapılmaktadır. Yani tarımsal üretim doğrudan yağışa bağlıdır. İklim, tarımsal üretimin gerçekleşmesini sağlayan en önemli faktördür. Bu nedenle sıcaklık, yağış ve atmosferdeki karbondioksit içeriğindeki değişmeler, ekstrem olayların tekrarı ve deniz seviyesindeki yükselmeler tarımı etkilemektedir. 

Türkiye iklim yapısı nedeniyle  küresel ısınmaya bağlı değişikliklerden en fazla etkilenecek ülkelerden birisidir. Üç tarafından denizlerle çevrili olması, arızalı bir topografyaya sahip bulunması ve orografik (yamaç) özellikleri nedeniyle, farklı bölgelerinin farklı biçimde ve değişik boyutlarda etkileneceği düşünülmektedir. Özellikle su kaynaklarının zayıflaması ile birlikte yangınların, kuraklığın, erozyonun, çölleşmenin ve bunlara bağlı ekolojik bozulmaların oluşması olumsuz öngörülerdir.

 İklim modellerinin çoğu, Akdeniz Havzası’nın ya da Türkiye ve çevresine ilişkin sıcaklık değişimlerinin, kuzey yarımkürenin orta ve yüksek enlemlerine göre daha düşük olacağını göstermektedir. Intergovernmental Panel on Climate Change (IPCC) 3. Değerlendirme Raporu’nda (2007) da kullanılan çeşitli iklim modellerine göre, Türkiye üzerindeki yıllık ortalama sıcaklıkların 2050 yılına kadar, sera gazlarındaki artışlar dikkate alındığında, 1-3 °C arasında; sera gazlarındaki ve sülfat parçacıklarındaki değişimler de dikkate alındığında ise 1-2 °C arasında bir artış olacağı tahmin edilmektedir.