İşte, De Re Coquinaria'dan bir tarif

(Book V. Legumes) 

De re coquinaria - Apicius'un orijinal tarifi (tarifi 5.3.9): 

Pisam siue fabam Vitellianam; Kabuklu taze bezelye veya yeşil kabuklu baklayı ayıklayıp doğradıktan sonra tencereye koyun. Pırasa, taze kişniş ve ebegömeci çiçeklerini de baklaların üzerine koyun. Pişirmeye koymadan önce sebzelerin üzerine ezilmiş biber, selam otu, kekik, rezene tohumu, keklik otu, Liquamen (garum) ve şarap dökün, yağ ekleyin. Bütün malzeme yumuşayıp çöktüğünde yemeği karıştırın. Pişince üstüne yeşil yağ (zeytinyağı) koyarak servis yapın. 

Bakınız, zeytinyağın yeşil ve taze olanını servisten hemen önceye bırakıyor. Demek ki, zeytinyağın şifa ve nefaset özelliği o çağlarda da biliniyor! 

 

Bazı yiyeceklerin kayıt altına alınmaktaki zafiyetini anlamakta zorlanıyoruz. Gariban halkın yiyeceği konumundakiler geçmişte pek yazıya dökülmediğinden olsa gerek, tarihte de hak ettikleri yere ulaşamamışlar. Oysa biliyoruz ki azot zengini bakla bütün zamanların kadim besini olarak zeytin ağaçlarının diplerindeki saltanatını kimselere vermiş değil. 

 

Geleneksel Türk Tiyatrosunun son temsilcilerinden orta oyunu ve tulûat sanatçısı İsmail Dümbüllü’nün bir oyununda oyuncu arkadaşı ile arasında şöyle bir replik geçer; "ama ne hakla" der oyuncu arkadaşı, Dümbüllü’de "otuz beşe bakla" der ve seyirci gülmekten kırılır. Dümbüllü, sonraları bunun doğaçlama bir replik olduğunu söyler. 

 

Yine meşhur söz yazarı Aysel Gürel de bu repliği müzik dünyamıza şarkı sözü olarak taşır ve gümrah ses Zerrin Özer ile “otuz beşe bakla” hit şarkılar mertebesine ulaşmış olur. 

 

"tezgahı açma
sanma kâr başka
aynı hesap her yerde
otuz beşe bakla" 

 

/ Aysel Gürel

 

Kaynaklar: 

 

Şölen / Eflatun 
Mitoloji sözlüğü / Azra Erhat  

Penelope.uchicago.edu 
Boğaz Derdi / Ahmet Uhri 
İlyada / Homeros  

Ekşi Sözlük