BULGULAR

Zeytin yağının insan sağlına etkisi konusunda dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar

İtalya'nın Messina Üniversitesi'nden Bisignano ve arkadaşları, zeytinin yapısında bulunan ve polifenoller denen bir grup madde içerisinde bulunan sekoiridoidlerin, mikroorganizmalar üzerine olan tesirlerini incelemişlerdir. Çalışmaları sonucunda bu maddelerin insanların solunum ve sindirim sisteminde hastalık yapan bazı mikroorganizmalar üzerinde büyümeyi engelleyici veya yavaşlatıcı tesiri olduğunu tespit etmişlerdir. Bu gözlemlere dayanarak, zeytin ve zeytinyağındaki bu hazır antibiyotik potansiyelden istifade edilerek, bazı maddelerin, yeni antibiyotikler geliştirilmesi açısından önemli bir kaynak olabileceği ileri sürülmüştür(3).

Alman Kanser Araştırma Merkezi'nden Owen ve arkadaşları, zeytinyağı kullanımının sağlık üzerine tesirlerini değerlendirdikleri bir derleme çalışmasında; bu yağın bünyesinde bulunan fenollerin antioksidan hususiyetleri sebebiyle bazı kanserlerin (kalın bağırsak, meme ve deri) ve koroner kalb hastalıklarının gelişmesini engellediğini bildirmişlerdir.

Zeytinyağı, tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit (w-9) bakımından zengin bir kaynaktır. Bunun yanında içerdiği w-6 ve w-3 yağ asitleri bakımından da önemli bir kaynaktır. Oleik asit, damarlarda plak oluşumuna neden olan kötü düşük yoğunluklu kolesterol miktarını azaltırken (LDL kolesterol) iyi kolesterol olarak bilinen yüksek yoğunluklu kolesterol (HDL kolesterol) seviyesini de arttırmaktadır. Oleik asit, toplam kolesterol (LDL-kolesterolü) seviyesini de düşürme yönünde etki göstermektedir. Kolesterol metabolizması üzerine çok olumlu etkisinin yanında yaşlılığa bağlı olumsuzluklara karşı da koruyucu olarak bilinmektedir (13).

İspanya'daki Reina Sofia Üniversite Hastanesi'nde yürütülen çalışma, kolesterolü yüksek 21 katılımcıyla gerçekleştirildi. Dr. Juan Ruano ve meslektaşları, fenol açısından zengin zeytinyağı ile içeriğinden fenol kaldırılmış zeytinyağının etkisini karşılaştırdı. Fenol oranı yüksek zeytinyağından yapılmış yemekleri tüketen katılımcıların, kan damarlarındaki fonksiyon ve yanıt verme durumunun çok daha gelişkin olduğu görüldü(2). 

Athens Medicine School Üniversitesi'nde, yedi ülkenin katıldığı, Avrupa, Japonya ve Amerika'dan yaklaşık 13.000 sağlıklı orta yaştaki erkek bireyler üzerinde, 15 yıl devam eden bir çalışma yapıldı. Mono-doymamış yağları, doymuş yağlara göre daha fazla oranda tüketenlerde, bütün ölüm sebeplerine karşı özellikle de koroner kalp hastalıklarına karşı çok daha koruyucu olduğu tespit etmişler(2).

İtalya'nın Messina Üniversitesi'nden Bisignano ve arkadaşları, zeytindeki polifenollerin içerisinde bulunan sekoiridoidlerin, mikroorganizmalar üzerine olan tesirlerini incelemişler. Çalışmaları sonucunda; zeytindeki bu maddelerin, insanların solunum ve sindirim sisteminde hastalık yapan bazı mikroorganizmalar üzerinde önleyici tesiri olduğunu tespit etmişlerdir. Bu gözlemlere dayanarak, zeytin ve zeytinyağındaki, mevcut hazır antibiyotik potansiyelden istifade edilerek; yeni antibiyotikler geliştirilmesi açısından önemli bir kaynak olabileceği ileri sürülmüştür(3).

Dünya sağlık teşkilatı(WHO), kalp krizi ve kalp hastalıkları riskinin en alt düzeyde bulunan bölgenin, Girit adası olduğunu rapor etmiştir.

İspanya'nın Barselona kentinde düzenlenen Dünya Kardiyoloji Kongresi'ne sunulan tebliğe göre, Barselona Tıp Araştırmaları Enstitüsü uzmanlarının Doktor Maria İsabel Covas başkanlığında yürüttüğü araştırma, sızma türünün, kalp-damar sistemine, diğer zeytinyağı çeşitlerinden daha yararlı olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre, düzenli tüketilen sızma zeytinyağı, sadece ''monosatüre'' yağ hücreleriyle değil, ''polifenol'' denen antioksidanlarıyla da kalp-damar hastalıkları riskini azaltıyor

Japonya'nın Kanazawa Üniversitesi'nden Budiyanto ve arkadaşları, kanser yapıcı ultraviyole ışınlarına maruz bırakılan farelerde deriye uygulanan zeytinyağının tesirlerini incelemişlerdir. Fareleri üç gruba ayırarak, birinci gruba zeytinyağı sürülmezken, ikinci gruba ışınlama öncesi, üçüncü gruba ışınlama sonrası zeytinyağı sürmüşlerdir. Kanser yapıcı ışınlara maruz bırakıldıktan sonra, zeytinyağı sürülen grupta, çok daha düşük oranlarda kanser geliştiğini gözlemişlerdir(3).

Linoleik ve linolenik asitler, vücut tarafından sentezlenmeyen ve dışarıdan alınması gereken elzem yağ asitleridir. Bunlar, hücre zarının fosfolipit yapısında bulunmakta ve vücutta çok önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Linoleik asit, metil grubuna en yakın 6. karbon atomunda bulunan çiftbağ nedeniyle omega-6 olarak adlandırılmaktadır. Linoleik asidin metabolitleri arasında bulunan dihidro-gamma-linoleik asit (DGLA) 1. grup prostaglantinlerin oluşumunu sağlamaktadır (12). 

Ayçiçeği ve pamukyağının toplam yağ asitlerinin % 30 kadarını oleik asit, yarısından fazlasını da linoleik asit oluşturduğundan bunlar, ısıtmaya karşı, % 82 oleik asit ve %6 linoleik asit içeren zeytinyağı kadar dayanıklı değildir (10).