Aslında cevabı bilinen sorular

Ürün fiyatını belirleyen kim? Fiyatın belirlenmesinde hangi unsurlar rol oynuyor? Rekabet koşulları hazırlanmış mı? Rekabet kuralları işliyor mu? Üretimin ne kadarı kayıt altında? Bu güne kadar bazı tedbirleri almamız gerekmez miydi?  Üretme istasyonlarını ne yaptık? Sıkça değişmeyen uzun vadeli bir tarımsal politikamız var mı? Koyu bir özel sektörcü yaklaşım çok mu gerekliydi? Reel ekonominin gerçek aktörleri kimler? Tüketim kooperatiflerini ne yaptık? Bunlar ve bunlara benzer bir çok sorunun cevabını bulmamız sanırım çok önemli.

Üstelik Ülke nüfusu artmakta, doğal artışın yanında komşu ülkelerden ciddi miktarda da göç alınmaktadır. Ayrıca 2016 yılı verilerine göre Sosyal Güvenlik kurumuna kayıtlı çiftçi sayısının 830 binden 728 bine düştüğü, tarımsal istihdamda ise 300 bin civarında azalma olduğu, köylerden verilen göç nedeniyle ekili alan miktarının da giderek azaldığı herkes tarafından bilinmektedir.

Diğer taraftan yetkililerin ifadesi ile sebze, meyve ticareti perakende fiyatlar itibariyle 2015 yılı büyüklüğü 100 milyar.  100 milyarın yüzde 25'i zayiat oranı. Türkiye her yıl 25 milyar lirayı çöpe atıyor olması gerçekten çözüm bekleyen en önemli sorunlarımızdan biri olarak görülüyor.

Bu ve benzeri sorunlara çözüm üretmediğimiz taktirde sorunların büyüme riskinin oluştuğu ve giderek çözüm bulmakta zorlanacağımızın da bilinmesi gerekir.