Zen Budizmi

“Zen, kökeni Hindistan'daki Dhyana okuluna kadar uzanan bir Mahayana Budist okulunun Japonca'daki ismidir. Zen Budizm, Hind ve Çin geleneklerinin ortak bir ürünüdür.12.yüzyıldan sonra Japonya’ya da geçerek Japon kültürü içinde gelişmesini tamamlamıştır. Zen Budizm Çin ve Japonya’da çokça rağbet gören bir Budist okuldur. 20. yüzyılda Batı'da tanımaya başlanan bu okul, İngilizce ve diğer Batı dillerine Zen ya da Zen Budizm ismiyle girmiştir. Zen diğer Budist okulların arasından aydınlanma amacıyla yapılan meditasyona verdiği önemle ayırt edilir. Meditasyon anlamına gelen Japonca “zazen” kelimesi Ch'an/Zen kelimesinden türetilmiştir.”  “Mahayana Budizmindeki diğer okullarda olduğu gibi, Zen’de de tüm duyarlı varlıkların Buda doğasına sahip olduğu kabul edilir ve bunun zihnin kendi doğasından başka bir şey olmadığını vurgulanır. Zen uygulamasının amacı her bir bireyin içindeki bu Buda doğasının, günlük yaşamda meditasyon ve farkındalık yoluyla keşfedilmesidir. Zen uygulayıcıları bu çalışmanın varoluş hakkında yeni bir perspektif ve kavrayış kazandıracağına ve nihayetinde aydınlanmaya ulaşılacağına inanır.” Zen, kural karşıtı veya anti-teorik bir öğreti olarak değerlendirilebilir.

 

“Zen de ne kutsal kitap, ne de dogma vardır. Zen onu izleyenlere hiçbir şeyi inandırmaya ve hiç bir inancı kabullendirmeye zorlamaz. Zende bir şeyi bilmek onu iç gerçek durumuna dönüştürmeyebilir. Bu nedenle de kişisel deney ve kişisel yaşam herşeyden daha önemlidir. Geniş bir tanımla Zen, “Herşeyden önce zihnimizin yaratıcı ve özgür gücünü öne vererek,bir takım genel kavramlarla değil, hayatın yaşayan gerçekleri ile uğraşmak, özne ile nesne arasındaki ikilikten zihni koparıp, aklı da, anlayışı da aşarak kendi derinliğimizin farkına varmanın yoludur.” Zen yolunun sonu Nirvana’dır. Nirvana aydınlanmada doğal olarak kendiliğinden ortaya çıkacak zihinsel bir durumdur. Aydınlanmak ise kavramların ötesine geçip dünyayı gerçek böylesiliği ile görmektir. “Nirvana, sözcük anlamı olarak, bir alev sönünce ortaya çıkan durum. çoğunlukla biçimsiz, içsiz ya da boş gibi kelimelerle değerlendirilmektedir. Fakat içsizlik sadece “hiçlik” olarak değerlendirilmemelidir. Bu aslında tam aksine tüm biçimlerin özüdür  ve bütün hayatın kaynağıdır. O nedenle Budistler de en son gerçekliği “Sunyata” yani içsizlik ya da boşluk olarak isimlendirilir.” 

 

“Zen diğer Budizm modellerine kıyasla yazmalara daha az önem atfeder ve gerçeğe doğrudan rûhânî atılımlarla ulaşılacağını vurgulamayı tercih eder. Zen Budist öğreti paradokslarla doludur, burada amaç egonun bağlarını gevşetmek ve Buda’nın kendisiyle eşdeğer tutulan, Gerçek Benlik ya da Şekilsiz Benlik Âlemi'ne girişi kolaylaştırmaktır.” “Zazen olarak anılan meditasyon, Zen uygulamarının temelini oluşturur. Bodh Gaya’daki Bodhi ağacının altında aydınlanmaya ulaşan Buda’nın oturuşunu ve onun Sekiz aşamalı yol’da öğrettiği, farkındalık ve konsantrasyon kavramlarını canlandırır.” Lotus duruşu Buda heykellerinin oturuş biçimidir.” 

 

“Oturarak yapılan meditasyon, Zazen Zen pratiğinin merkezini oluşturmaktadır. Dikkat kişinin duruş biçimi ve nefesine yöneliktir. Zazende genel teknik, iç ve dış uyarılara tümüyle açık olmakla, sınırsız bir farkındalık, bilinçlilik hali ve uyanık olma durumudur. Zazen uygulaması sırasında her türlü iç ve dış algı, önem sıralaması, seçim yapılmaksızın izlenmelidir. Günlük yaşamda deneysellenmesi mümkün olmayan, yaşanmayan bir bilinçlilik haline ulaşmaktır. Olağan insan bilincinin yapısının, o tek merkezli benlik ve bilinç duygusunun aşılarak, çok merkezli bir bilinç yapısına ulaşılma çalışmasıdır ve zazenin amacı budur.” “Zazende, diğer birçok meditasyon tekniğindeki gibi, olağan, kendiliğinden düşünsel akımlara müdahale edilmez. Tersine zazendeki kişi, bu zihinsel akımları bilinçli olarak izlemektedir. Zazende esas olan sınırsız bilinçliliktir, uyumdur, düşünce akımları konusunda da böyledir. Zende uyum esastır.”  “Bir yandan da zihinde olup bitenlerin sürekli bilincinde olmak, zihnin uyanıklığını, haberliliğini sürdürmek zen'in yoludur. Gelecek üzerine kurulmuş umutlar, hayallerle yapılan, bir amaçla yapılan Zen gerçek Zen değildir. Başka bir deyimle insan Buda olmak için Zen uygularsa bu uygulama onu Buda’lığa götürmez. İnsan Zen’i uygulayarak Buda olduğunun farkına varır.”

 

Zazen bize zihnimizi tanımak; asıl yaradılışımızı tanımak fırsatını verir. Bir kere insan zihnini derinlemesine tanıdı mı bir daha kaba düzeydeki eski durumuna geri dönmez. İç görü, sezgi (parajna), şefkat, sevecenlik duygusu (rakuna) uyandı mı gerçek özgürlüğe, bağımsızlığa götüren “kapısız kapıdan” geçilmiş demektir. Kendi yaratımız olan doğru eğri, haklı haksız, uygun uygunsuz gibi ön yargılar, düşünce kalıpları, kavramlar, ön seçimler, gökteki ayın parlaklığını görmemizi engelleyen bulutlar gibidir.” 

 

Bir Zen üstadı meditasyon tekniğini şöyle anlatıyor: “Dikkatinizi hiçbir dış konuya yöneltmeden iyice rahat ettikten sonra birkaç derin nefes alınız. Sonra düzenli olarak yavaş bir tempoyla derin nefes alış verişini sürdürünüz. Zihin iyice sakinleşip nefes alış verişinizi sürekli ve rahat tempoya oturtana kadar alıp verdiğiniz nefesleri sayınız. Böylece nefes alıp verme işlevi üzerinde dikkati yoğunlaştırmak kolaylaşacağı gibi bir yandan da zihinden kaba düzeydeki düşünceler de uzaklaştırılmış, düşünce dalgaları yatıştırılmış olacaktır. Ya nefes alışı, ya nefes verişi sayınız yani nefes aldığınız zaman bir, tekrar nefes aldığınız zaman iki ve bunun gibi saymayı sürdürünüz. Hiçbir sebeple ya da alışkanlıkla ondan daha fazla saymayınız on olunca on bir diye değil, bir diye saymaya devam ediniz. Bu arada zihninize gelip gidecek düşünceleri zihninizden kovmaya ya da tutmaya çalışmayın… Bırakınız onlar serbestçe gelip gitsinler. Yalnız zihnimizde olup bitenlerden bilincinizin haberli olsun bu yeter… Bir dalgınlık içine düşmemeye özen gösterin.” Meditasyon ile zihin boşaltılır.

 

“Kendiniz kendinize ışık olun, dışınızda olan, dışınızdan gelebilecek hiç bir şeyden destek, dayanak aramayın. Kendinize yalnız gerçeği ışık yapın. Kendi dışınızda hiç ama hiç kimseden destek, dayanak aramayın.” der Buda.

 

“Buda’ya göre varoluşu birleşerek oluşturan en son ve en küçük parçalara Dharma adı verilir. Sayısız Dharma vardır. Dharma deyince canlı bir öz, bir ruh ya da canlılık anlaşılmaz, dharma’lar cansız parçacıklardır. Canlı ve cansız bütün varlıkların, dağların, taşların böyle küçük cansız dharma’ların bir araya gelmesiyle oluştuğu kabul edilir. Demek ki tüm varoluş küçücük drahma’lardan oluşmuş bir görüntüdür. Bir dharma ayrıca kalıcı ve sürekli değildir. Oluşan ve hemen sonra yok olan kısa süreli bir görüntüdür. Sürekli,kalıcı bir varlık ise hiç yoktur ve olmamıştır. Yalnızca sürekli bir çevirim ve akış, dharma’ların kesintisiz bir oluş ve yokoluş süreci vardır. Her varlık geçicidir ve bir an için parlar, parlayarak algılandığı anda yine sönerek geçmişte kalır. Yalnız içinde yaşadığımız şimdiki an gerçektir ve evren sürekli yinelenen “şu an’lardan” geçiciliğin sürekliliğinden başka bir şey değildir.

 

“Kalıcı bir kişilik, benlik olamaz. Bilincimiz, duyularımız, ruhumuz her an yeniden oluşur ve çözülür.

Her dharma kendinden önceki beşka dharma’ların oluşturduğu koşullar ve ortam içinde bir kurala bağlı olarak ortaya çıkar. Etki-tepki yasasıyla herşey birbirine kaçınılmaz ilişkiler ağıyla bağlanmıştır. Budacılıkta kalıcı olan bir şey varsa işte o da varoluşun bu yasasıdır. “Sanskrit Dharma kelimesi Budizm’de şu anlamda kullanılmaktadır: Dünyayı oluşturan etmenler, olgular topluluğu ve doğa yasaları (dharmalar).” “Zen öğretmeni, Dharma'yı öğretmek, öğrencilere meditasyonda yol göstermek ve çeşitli törenleri yönetmek üzere Zen geleneğine dâhil her hangi bir okulda rahipliğe atanmış bir kişidir. Japonca “sensei” kelimesidir.”

 

“Kelime olarak “fikir aracı” anlamına gelen “Mantra”, Sanskritçede dînî şiir demektir. Meditasyon ve görselleştirmenin yanı sıra Mantra’nın sözlü geleneği de özel tantrik araçlar arasında yer alır.”  “Kullanımı mantra ile ilişkili ve okul ve felsefesine göre değişiklik gösterir. Kelimeler ve oluşan titreşimlerden faydalanarak kişinin daha yüksek bir bilince ulaşmasını amaçlar.”

 

“Koan; genelde Zen veya Budist tarihle ilişkili bir hikâye ya da diyaloglardır; aralarında erken dönem Çinli Zen ustaların anekdotları en fazladır. Ünlü Zen öğretmenlerinin bilgeliklerinin bir göstergesi sayılan bu anekdotlar, öğrencilerin Zen uygulamasında ulaştığı seviyeyi ölçmek için kullanılabilir. Koan’ın cevabını bulmak için öğrenci kavramsal düşünceyi ve dünyayı düzenlerken sarıldığımız mantıksal yolu bir kenara bırakmalıdır; böylece sanatsal yaratıcılıkta olduğu gibi, uygun kavrayış ve cevap kendiliğinden, kendiliğinden olarak zihinde belirecektir.”

 

Buda şunları söyler: “Dünya ne iyidir ne de kötü. İnsanın mutsuzluğu dünyanın kötü oluşundan değil, dünyayı olduğu gibi, olduğu durumuyla içimize sindiremeyişimizdendir. Ve dünyadan verebileceğimizden fazlasını istememizdendir.” “Herşey geçicidir, hiçbir şey kalıcı değildir. Doğum ve ölüm vardır; büyüme ve çürüyüp bozulma; birleşme ve ayrılma vardır.”

 

Bir alıntı şöyledir: “Nan-in konuğa çay sunar. Profesörün fincanını doldurur ama durmaz, çayı fincana döker de döker. Konuk taşan çaylara bakadurmaktadır. Bir süre sonra kendini tutamayıp, boşalır.

- “Taştı, artık almaz ki...”

- “Bu fincan gibi sen de kendi düşüncelerin, kurgularınla dolusun. Önce fincanını boşaltmazsan sana Zen’i nasıl gösterebilirim.” der Nan-in.

 

Zen ustası Chao-chou’nun yaklaşımına göre: “Zen sizin her günkü düşüncenizdir. İşin aslı kapının menteşesinin ne tür takıldığıdır. Kapı içeri de açılabilir, dışarıya da...” Zen’e göre, “Geçmişe bakış açısı şükran, şimdiye hizmet, geleceğe de sorumluluk olmalıdır.” Zen’in amacı insanın kendi öz yaradılışını tanımasıdır. Kendi kendini tanımanın “bir araştırıcısıdır.” Zen, bilincimizi keskinleştirmek, bizi uyandırmak, duyguların girebilmesi için gönlümüzde bir aralanma yapar.

 

 

“Budha’nın öğretisi onun çağında izdeşleri olmuş kişiler tarafından ağzından çıkan lafları kaydederek oluşturulmuş ve zaman içinde bu sözlere Dhammapada adı verilmiştir. Her ne kadar binlerce yıl önce yazılmış bir eser olsa da “Kendinize yalnızca kendiniz ışık olun. Kendi dışınızda bir ışık aramayın.” diyen bir aydınlanmışın mesajının her çağ için olduğu gün gibi açıktır.” Dhammapada (Gerçeğe giden yol)dan bir alıntı şu şekildedir: “Bugünkü yaşamımız dünkü düşüncelerimizin, yarınki yaşamımız da bugünkü düşüncelerimizin eseridir. Yaşam aklın eseridir, hayatımızı, zihnimiz yaratır.”“Kişinin kendini yenme çabasında harcadığı her anın değeri, o kişinin yüzlerce yıllık ibadetinden daha büyüktür.”

 

“Buda'nın öğretileri, Pali diliyle Dhamma, evrenin ve insanın oluşum ve değişim kurallarıyla yapısal özelliklerini düzenleyen yasaların tümü, aynı zamanda insanı acıdan, ızdıraptan kurtarıp, Nibbana (Nirvana)'ya eriştiren öğretilerdir. Dhammapada ya da Dharmapada insanın bilmeye, uyanmaya, görmeye, farkında olmaya giden gayretlerine yol göstericilik yapar. Buda'nın bu öğretileri iki yüz yıl kadar dilden dile aktarılmış ikiyüz yıl sonrasında Pali Derlemeleri olarak yazılı hale getirilmiştir.”

 

“Zen Budizmi şöyle özetlenebilir: Zen zihni başlangıç zihnidir. Gerçek zihin sessizdir. Gerçek zihin şekilsizdir. Hindular ve Budistler bilinçaltını araştırmaya çok uzun zaman önceden başlamışlardır.” Bir din değil bir yoldur, amaç “insan gibi insan” olmaktır. “O, hiçbir şeyi peşin kabul etmez ya da reddetmez. Soru sormaktır asli sebebi. Ruha dinginlik veren zen doğaya döndürür insanı yeniden.” 

 

“Bir şey yapmadan sakin sakin otur, Nasıl olsa bahar gelir, otlar da büyür.” tavrı mistiklikten biraz da miskinliğe giden bir tavırdır ki Buda bunu önermez. “Siddhartha, çileci yaşam yerine, ne nefsin her isteğine boyun eğen, ne de vücudu yıpratacak kadar mahrum bırakan ve Orta Yol olarak tanınan bir yaşam şekli geliştirir.” “Buda’nın yolu tüm büyük inisiyelerinki gibi orta yoldur, aşırılıktan kaçınılmasını öğütler. Buda'nın sözleri, insanlık âleminin öz ve içsel varlığını belirleyen bütün evrensel inançların ana düşünüş sistemlerine uyar.” Denildiği gibi sadece “Bağdaş kurup boş boş oturmakla Buda olunmaz.”

 

Farklılık ve zaman içerisinde kazanılan farkındalık gelişmenin ön koşullarından biridir. Yolcu yolunda her durağı tanır, tüm düşünce ve inanış biçimlerini araştırır. Gerçek insan, tek yönlü bilgilenmenin de kimi zaman bilgisizlik kadar tehlikeli olduğunu çok iyi bilir. Tek bir yola ya da tek bir yolun tek bir ince şeridine kısılıp kalıp diğerlerini küçümseyip aşağılamaz. Sayısız pencereden yaşama yollar açılmaktadır ve tek bir pencerenin belli aralığından bakarak dünyayı, kendimizi, evrensel bütünü ve varoluşun nedenlerini anlamak zordur.

 

Uzakdoğu yolları ile ilgilenenin aşırı miskin, batı ezoterik sistemleri ile bütünleşenin aşırı rasyonel gibi etiketlerle nitelemek yanlıştır. Yolcu kendi kabını hürce kendi açık büfesinden seçerek doldurur ve en sonunda başkalarının söylediklerini söyleyerek onları tekrar ederek değil; başkalarının düşünmediklerini düşünerek, gerçekleştiremediklerini hayata geçirerek kendi özgün yolunda aydınlanmayı yaşar…

 

Bir Zen uyarısı şöyledir: “Eğer çalışmanız iyiyse, ondan gurur duymaya başlarsınız. Fakat bu gurur fazladan eklenmiş bir şeydir. Yaptığınız şey iyidir ama ona fazladan bir şeyler eklenmiştir. Doğru çaba fazladan eklenmiş şeylerden kurtulmak demektir.”

 

Ve Buda aydınlanma yolundaki engelleri hatırlatırken şöyle bitirir: "Eğer aydınlanma ile arana “Buda” girerse; Buda'yı da öldür!" 

 

Kaynakça:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Budizm

http://tr.wikipedia.org/wiki/Zen

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/HTMLdosya1/zenbudizm.htm

http://www.dusuncegezgini.com/budizm.htm ; Özkan Aras

Zen Budizm Bir Yaşama Sanatı; İlhan Göngören Sf. 157 – 176

http://www.historicalsense.com/Archive/buda1_1.htm 

Gerçeğin Yolu Dhammapada; Dr. Refik Algan

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mantra