30 Ağustos Zafer Bayramı ve Nutuk’ta Büyük Taarruz (Saldırı)

Ağustos ayının en önemli özelliği 30 Ağustos Zafer Bayramı. Bu vesileyle özellikle belirtmek isterim ki her evde özellikle olması gereken ve yeni neslin en çok ihtiyaç duyacağı şeylerden biri de bireysel “Atatürk” kitaplığıdır. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk, cephede bile çadırında, hatta birçok eseri yazıldığı dilden okuyacak kadar okumayı önemseyen ve her ne olursa olsun, hayatından eksiltmeyen bir Dünya Lideridir. Hatta, Dünya Lideri olmasının ardında yatan en ciddi etken de, gerektiğinde Fransızca’dan çeviriler yapabilecek kadar altı dil bilmesi ve çok kitap okumasıdır. 

İşte bu yüzden, düşmanı yok eden Büyük Saldırının detaylarını  Atatürk’ün kendi eserinden okumak ve değerlendirebilmek için Nutuk’ta “Saldırı planımızın esası” başlıklı bölümde Atatürk şöyle anlatıyor: “Düşündüğümüz, ordularımızın ana kuvvetlerini düşman cephesinin bir kanadında ve mümkün olduğu kadar dış kanadında  toplayarak, bir yok edici meydan savaşı yapmaktı. […] Hareket ve saldırı planımız çok önceden belirlenmişti.  Konya’ya gelmiş olan General Townshend’in  isteği üzerine, kendisiyle görüşmek için Ankara’dan yola çıkarak 23 Temmuz  1922 akşamı Batı Cephesi Karargahı’nın bulunduğu Akşehir’e gittim. […] 27/28 Temmuz gecesi beraber yaptığımız görüşme sonucunda, belirlenmiş olan plan gereğince saldırmak üzere, 15 Ağustos’a kadar bütün hazırlıkların tamamlanmasına çalışmayı kararlaştırdık. 28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol karşılaşmasını seyretmek bahanesiyle  ordu kumandanları ve bazı kolordu komutanları  Akşehir’e davet edildi. 28/29 Temmuz gecesi komutanlarla genel olarak saldırı hakkında fikir alışverişinde bulundum. 30 Temmuz 1922 günü Genelkurmay başkanı ve Batı Cephesi komutanıyla tekrar görüşerek  saldırının şeklini ve ayrıntılarını belirledik. Ankara’dan davet ettiğimiz Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa da, 1 Ağustos 1922 öğleden sonra Akşehir’e geldi. Ordu hazırlığının tamamlanmasında Milli Savunma Bakanlığına ait olan işler belirlendi. 

İşte doksan sekiz yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirleyen detaylar, Nutuk’ta bu şekilde dile getiriliyor. Saldırıya hazırlık emri ise şöyle anlatılmıştır: Ordunun hazırlıklarının tamamlanmasıyla saldırının çabuklaştırılmasını emrettikten sonra tekrar Ankara’ya döndüm. Batı Cephesi komutanı 6 Ağustos 1922’de ordularına gizli olarak saldırıya hazırlık emri verdi. […] 20 Ağustos 1922 günü öğleden sonra saat 16:00’da Batı Cephesi Karargahı’nda, yani Akşehir’de bulunuyordum. Kısa bir görüşmenin ardından 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana saldırı için Cephe Komutanına emir verdim. 

26 Ağustos 1922, saldırı emri başlıklı bölünde ise zafere giden saldırının ilerleyen süreçleri anlatılıyor: 20/21 Ağustos 1922 gecesi 1. ve 2. Ordu Komutanlarını da Cephe Karargahı’na davet ettim. Genelkurmay başkanı ve Cephe Komutanının hazır bulunduğu toplantıda saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu tarzında açıkladıktan sonra, Cephe Komutanına o gün vermiş olduğum emri tekrar ettim. Komutanlar harekete geçtiler. […] 24 Ağustos 1922’de karargâhlarımızı Akşehir’den saldırı cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına taşıttırdık. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı yönettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısında çadırlı ordugâha naklettik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5 .30’da topçu ateşimizle saldırı başladı.