Zeytinler Yağlanıp Ballanırken

Bizler, zeytin ve zeytinyağı meraklıları hasat zamanına kavuşmanın minneti içinde yine heyecanlanır olduk. Kutsal ağacın zeytin taneleri olgunlaştığında dalda kalmıyor malûm, hasadının yapılması gerekiyor! 

Yazar: Aşçı Fok Nurdan Çakır Tezgin
 
Dünyanın döngüsü halleşip külleşirken zeytinler de etlenip yağlanıyor; şükürler olsun yine zeytin zamanına eriştik! Bizler, zeytin ve zeytinyağı meraklıları hasat zamanına kavuşmanın minneti içinde yine heyecanlanır olduk. Kutsal ağacın zeytin taneleri olgunlaştığında dalda kalmıyor malûm, hasadının yapılması gerekiyor! 
 
Evet, işte geldi hasat zamanı. Tüm Ege, Anadolu’nun deniz tuzu kokan coğrafyasında zeytin ağaçları hasat, hasat diye salınır... Maviden yeşile ışıklar saçan zeytin ağaçlarının altında şenlikler yapmayı özledik. Ama şu var ki, halkı ve zeytin emekçisini dışarıda tutan şenlik ve festivaller değil sözünü ettiğim. Gerçek zeytincilerle ve zeytin toplayıcı tayfalarla, zeytinci ailelerin emeği geçen tüm fertleriyle halkın bütünleştiği yemeli içmeli şölenleri hayal ediyorum. Zeytinci kızlar saçlarını zeytin yapraklarıyla süslemeli, delikanlılar da başlarına zeytin dalları takmalı. Anneler zeytin dolu seleleri üzerine koymalı küçük bebelerini, küçük çocuklar koşturmalı özgürce orta yerde, dedeler nineler en kaliteli zeytin yetiştirene ödüller vermeli. Zeytinin etinden sütünden yararlananları özendirici belge ve armağanlar takdim etmeli. 
Mülk-ü erkan bu şenliklerde misafir olup uzaktan seyretmeli, belki en fazla plâket vermek için öne çıkmalı. Yok yok, plaketi de kasabanın ya da köyün en yaşlı kişisi verse daha muhteşem olur! Ortalıkta fazla dikkat çekip kutsal zeytinimizin önüne geçmemeli hiç kimse! Hele sanatçı adı altında sansasyonel kimlikleri çağırıp dikkat çekmeye hiç çalışmamalı. Zamansal odağımız zeytin ise diğer şeyler teferruat olmalı. 
 
Resmiyet giren ortamda eğlencenin tadı olmaz, şenlik ve festivaller çoğunluk olarak bölge halkının kendi varlıklarıyla gerçekleşmeli. Zeytin emekçisi hasat dönemi yeterince yoruluyor, festivalle atmalı yorgunluğunu. Eğlenerek, şenlenerek kutlamalı hasat bayramının bereketini… 
 
Bazı bölgelerimizde kendi içlerinde coşkuyla kutlanan hasat bayramları yok mu? 
 
Var elbet. Edremit Körfezi’nde çatal zeytin denilen ikiz zeytini bulan zeytin tayfası her zaman zeytinlik sahibinden ya da tayfa başından bahşiş alır. Zeytinliklerde küçük ateşler yakılıp mola saatlerinde çaylı yemekli eğlenceler yapılır. Zeytinliğin zeytini toplanıp bittiğinde hasat sonuna meci denir. Meci’de şaka olsun diye zeytinlik sahibi zeytin ağacına bağlanır, çözülmek için bir hediye vaat etmeden ağaçtan çözülmez. Mal sahibi ayrıca bütün zeytin toplayan tayfaya sırıkçısından selecisine ailesiyle birlikte yemek yedirir, yemek veremeyen helva ekmek dağıtır. Kadın tayfalara hediye olarak şalvarlık kumaş veren de vardır. 
 
Zeytinler etlenirken 
Yağlanıp ballanırken 
Zeytin saçı tararım 
Sırıkçı dertlenirken. 
Bütün bu eğlenceli adetlerimiz neden yok olsun? Yaşatmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Eski uygulamalar her kasaba ve beldenin kendi gelenek görenekleri doğrultusunda yaşatılmalı. Zeytinin hafızası başka şeye benzemez. Zeytinyağının her şeye sızan kaygan geçirgenliği tarih boyunca her canlı hücreye nüfus etmiş türlü bedende çeşitli öyküler biriktirmiştir. Özellikle Mezopotamya ve Akdeniz havzasında zeytinsiz bir dünya tarihi okumak düşünülemez. Mitolojide yaradılış ve kurtuluş efsaneleriyle öne çıkan zeytin ağacı bütün zamanların efsanevi ağacı olarak yaşayan ağaçların ilkidir. O yüzden hürmet ve saygıyı fazlasıyla hak eder. 
 
Kutsal ve ölmez ağaç zeytinin bereketi tüm insanlığın üzerine olsun. Nice bereketli hasatlara… 
 
Görseller:
  1. Minyatür fotoğrafı; Ülker Erke 
  2. Yazara aittir, izinsiz kullanılamaz.