3. Internet Art

“Esas sormamız gereken soru bu ve bunun gibi eserlerin internet sanatı olarak sayılabileceği değil, “sanat” olup olmadığıdır. Bu durumun ayırt edici özelliği nedir? 

Bu soru galiba Internet sanatının en güçlü ve ilginç olan yanıdır“

Charlie Gere – 2009

 

Bundan önceki bölümlerde, sanatın tanımı, sınıflandırılması ve bunun ile ilgili düşüncelere bir kaç paragraf ayrılmıştı ve takip eden bölümlerde, genel olarak internet tarihi ve gelişiminden kısaca bahsedildikten sonra bu bölümde hayatımızı ve yaşantı biçimimizi temelinden etkileyen internetin sanat ve sanatçı dünyasına getirdiği farklı boyutlara bakmaya çalışacağım.

 

İlgili kavramlar:

Multimedya sanatçıları, çok geniş bir dizi medya olanaklarını (hem geleneksel hemde yeni medya formları) kullanarak üretikleri sanata verilen isimdir.

Digital Art salt bilgisayar kullanılarak üretilen ve/veya sayısallaştırma teknikleri kullanılarak (örneğin, geleneksel bir tablonun taranarak bilgisayar formatına aktarılması, yada digital fotograf teknikleri ile yapıtların üç boyutlu çoğaltılması ile) yapılan sanata verilen addır.

Bu kavram da, Interneti birincil media olarak kabul ederek üretilen her türlü sanat, kültür etkinliği veya olay olarak tanımlanabilir. Zaman zaman da bu işlemi yapmak için kullandığı medya yı, yani interneti, amaç haline getiren bir sanat kavramı diye özetlenebilir.

Bu gruba Etkileşimli Sanat  diyebiliriz. Bu kavram altında var olan izleyicinin katılımıyla renklenen ve çeşitlenen, ardından ortaya açıkan ürüne sanat diyebileceğimiz kategorileri koyabiliriz. 

Yeni Medya Sanatı ile eşdeğer bir kavramdır.

 

      

Karen Verschooren, “Situating Internet Art in the Traditional Institution for Contemporary Art” başlıklı tezinin girişinde bu açıklamaya ek olarak bir işin İnternet sanatı sayılabilmesi için mecranın (ortam) sahip olduğu bazı özellikleriyle de, kendi deyimiyle, oynaması gerektiğini ileri sürmüştür. İnternet sanatı, fotoğraf ve video gibi diğer eski yeni medya sanatlarında (old New Media arts) olduğu gibi, konusunu kullandığı mecradan alan bir sanattır ve konusuna göre ağ sanatı (network art), yazılım sanatı (software art) vb. olarak da adlandırılabilir.

 

Bu tartışmaların en başında gelenlerden biri de tabi ki ‘internet sanatı nedir?’ sorusudur. Yeni Medya sanatları (New Media Arts) içinde en yenisi olarak yerini alan İnternet sanatını Walker Art Center eski küratörü Steve Dietz ‘internet sanatı projeleri, izlenmesi/ifade edilmes/katılımının sağlanması için Internet'in hem gerekli hem de yeterli koşul olduğu projelerdir.’ şeklinde tanımlamıştır. 


net.art nerede hayat bulur?

 

En basit haliyle:aşağıdaki şekilde gösterilebilinir.

 

Şekil 3.  net.art nerede?

 

Birbirlerine bağlanan her türlü ağ yapısı arasında yer alabilecek bir sanat oluşumundan  bahsetmek bize çok etkileyici gelmektedir. Bu eserler, ürünler, enstelasyonlar her an her yerden izlenebilir, interaktif olarak düzenlenebilir ve değiştirilebilir; aynı zamanda saklanarak sonsuza kadar yaşatılabilir. 

 

net.art

 

Aralık 1995 de Vuk Cosic, isimsiz birisinden bir mesaj aldı, elinde var olan yazılımın uyumsuzluğundan dolayı, gelen mesaj okunmaz karakterlerle dolu bir dosya halinde ekranında göründü. Tek okunabilen bölüm ekranın tam ortasında beliren şöyle bir satırdı: 

 

Vuk bu satırdan çok etkilendi ve heyecan duydu: net kendisine uğraş verdiği sanat dalına ait bir isim vermişti ve bunun ardından hemen bu ismi kullanmaya başladı. 

 

Bir kaç ay sonra bu mesajı arkadaşı Igor Markovic’e gönderdi ve bu anlaşılmaz metni düzgün okumayı başaran Igor düzeltilmiş halini Vuk’a geri gönderdi. Mesajda, yeni ve çağdaş sanat ve sanatçının bağımsız ve sınırsız olarak çalışması gerekliliğinden ve internette kişisel yaratıcılığın daha yaygınlaşmasından bahseden bir manifesto vardı.

 

Metin çok etkileyici olmasa da farkında olmadan bir akıma isim olması açısından ilgi çekici olmuştur”

(Alexei Shulgin’den alıntıdır)

 

“Net.art hiçbir zaman sistematik bir doktrin, bir fikir akımı olarak kabul edilmemeli;  ancak hiç şüphesiz eğitici olan okul gibi bir oluşumdur.” Vuk Cosic, http://ljudmila.org/~vuk/ 

 

“net.art kelimesi bu sanatı başlatanlar ve ilk yapanlar için sadece bir şaka ve sahte bir betimleme olmuştur. Fakat  sonradan nedense çok ciddiye alınmıştır”
 Heath Bunting

 

“ben bu net.art kelimesini seviyorum, özellikle o ortadaki noktadan dolayı”. Josephine Bosma 

 

İlk Örnekler:

Sanat bundan yirmibeş yıl evvel kendi sınırları içersinde var olup gelişimini bu duvarlar içinde yaparken bir grup yenilikçi sanatçı, farklı şeylerin olabileceğini gördüler. Internet gibi bir özgür ve belki de kaotik diye tanımlayabileceğimiz bir ortamda net.art yolcuları, estetik tariflerini altüst eden, biraz Dadacı, biraz teknoloji tutkunu, sınır tanımayan, prosedürleri yok sayan eserler üretmeye başladılar. 

 

Örneğin: Bir dahaki sefere bilgisayar ekranınızda bir mesaj belirir ve bilgisayarınıza bir virüsün girdiğini belirten bir mesaj ise, bu rahatsız edici bir durum dan çok belki de bir sanat eseridir. 

Bilgi işlem konusundaki başdöndürücü hızlı gelişmelerin yaratıcı bir medyaya dönüşebileceğini ilk görenler arasında Belgrad doğumlu Vuk Cosic yer alır. 

 

 

Ardından Amsterdam doğumlu Joan Heemskerk ve Dirk Paesmans gelirler. wwwwwwwww.jodi.org isimli siteleri 1995-1998 arasıında ard arda eserler sergileyerek bu sanat dalınını öncülleri olmuşlardır. 

Bir başka örnek olarak Italyan duo Eva ve Franco Mattes anılabilir ki, onlar da web sitelerinde farklı bilgisayar yazılımları ve yaratıcılık ürünlerini sergilemişlerdir. www.0100101110101101.org

 

Mattes çifti 2001 yılında, son derece basit bir virüs yazılımı hazırlamışlar ve biennale.py ismini vermişlerdir. Kendisini sonsuz sayıda çoğalatan bir yapıya sahip olan virüs yazarları tarafından, “insan beyni ve medya histerisini kullanarak kendini çoğaltmaktadır” diye ifade etmişlerdir. Symantec firması bu söylemi ciddiye alıp bu virüsü temizleyen antivirüsler bile üretmiştir.

 

Bir diger örnek: Jodi’nin web sayfalarından birisi olan, 404.jodi.org, boş bir sayfa ve bastıkça sarı, kırmızı ve mavi renkler almakta olan ekranlardan oluşmaktadır. Sadece sol üst köşede 404 yazısı sabit kalmaktadır. Hepimizin çok yakından bildiği ve zaman zaman karşılaştığı gibi, bu bir Internet mesajıdır ve bulanamayan, yüklenemeyen bir sayfayı belirtmek için kullanılmaktadır.

 

 

Vuk Cosic’e ait ismi “Hava Alanları için sanatın tarihçesi Cilt 1” (www.ljudmila.org/~vuk/history) olan sayfada bir seri halinde ikonlar ve işaretler gösterilmektedir. Bunların herbiri kültürel değişimlere yönelik imgeleme çalışmalarıdır. Bir örnek vermek gerekirse; King Kong, isimli olan işaret, bir hanımı tutan beyaz bir eli tasvir etmektedir. Hollywood klasiklerinden dev goril ve elinde tuttuğu bayanla benzeşim kurmaktadır.

 

net.art, salt dadaist bir bakış açısıyla www yapılanması ile alay eden, ciddiye alınacak bir şey olmadığını göstermekten öte kişisel çabaların sınırsız ürünler ortaya çıkartabileceği bir ortamdır.

 

Bir başka ilginç ve çarpıcı örnek: “tv ekranları, birinci gece” başlığını taşır ve ljudmila.org/~woelle/lajka/war adresinde görülebilir. 1999 yılında NATO’nun Yugoslavya yı bombaladığı ilk geceyi kendine konu edinen bu gösteri, birden fazla  Avrupa televizyon kanallarının ekranlarından alınan görüntüleri anında bu sayfaya koymuş ve düzenli güncelleyerek izleyiciye sunmuştur. Hem ABD Başkanı Bill Clinton ve Yugoslavya dan Slobodan Milosevic, hem TV ekranlarında boy gösteren savaş uçaklarının bomba atışları, hem eski savaş filmleri, vede porno görüntüleri aynı karede yer almıştır. 

 

 

Bu ve bunun gibi örnekler net.art yapan sanatçılara yeni şanslar ve olanaklar vermektedir. Internetin sınırsız olanaklarından ve yaygınlığından faydalanarak yeni formlar, yeni tasarımlar peşinde koşmalarına neden olmaktadır. Kişileri birleştirmesi ve paylaşımı kolaylaştırması açısından çok önemlidir. Ayrıca çalışmalarını evlere, herkesin kullanımına açık alanlara kadar taşımaları müzelerde izole olmuş sanat eserlerinden daha fazla etki yaratmaktadır. 

 

Amerikalı bir heykel sanatçısı olan Ken Goldberg, bu günlerde internet ve net.art üzerinde yoğun çalışmalar yapmaya başlamıştır. 

Eserleri arasında kısa filmler ve yazılımlar yer almaktadır 

 

Bu konuda verdiği bir söyleşide, Internetin en büyük gücünün sürekli ve düzenli olarak erişilebilir olmasını vurgulamıştır. “Bu her ne kadar sanat eserinin tekliği ve benzersiz olmasına ters düşse de, belki de bir başka deyişle gücünü bundan almaktadır. “Bu güne kadar sanat eseri sadece müzelere, galerilere ve kolleksiyonculara ait bir şeymiş gibi gözükse de net.art tüm izleyenlere ait bir üründür.”

 

Müzeler giderek, net.art ürünlerini destekleyecek fonlar oluşturmakta ve hatta kendi bünyelerine satın alıp izleyicilerine sunmaktadırlar. Bir tek ürün satın almak ve duvarlara asmak yerine, net.art satın aldıklarında kavramsal ve kültürel boyutuyla yaşayan ve bitmeyen bir internet ürünü satın aldıklarının farkındadırlar 

 

Birçok net.art projesine destek veren ve yatırım yapan ve aynı zamanda Berlindeki Digital Art Museum kurucusu olan Wolf Lieser, müşterilerinin ve kolleksiyonerlerin satın aldıkları net.art eserlerini hala memory disk veya CD gibi bir ortamda talep ettiklerini dile getirmiştir.

 

Özel kolleksiyoner Theo Armour son beş yıldır net.art ürünleri satınalmaktadır. Bu duruma şöyle açıklık getirir: “Yeni bir sanatsal akım ortaya çıkıyor, yeni formlar tarif edilmeye başlandı, adeta kübist sanat gibi, bunu desteklemeyi bir görev biliyorum” ancak ardından da ekliyor “Ben 62 yaşında bir mimarım, bilgisayarlara hiç yakın değilim, hatta uzağım, ama bu net.art ürünlerini çok sevdim”

 

 

 İnternet te sanat yapılabilir mi?

“İnsanların, sanatçılar da dahil olmak üzere tarihin bazı dönemlerinde "artık sanat mümkün mü" gibi sorular sordukları olur. Derken, aniden bir grup, bir akım çıkar ve sanat, Rönesans'ta, Barok'ta, Modern sanat konusunda olduğu gibi yeniden o tuhaf parlayışlarından birini gerçekleştirmekte gecikmez.

 

Ulus Baker’e göre: “Sanatın “olanaklılığına" ilişkin soru sormak saçmadır çünkü sanat her yerde ve her zaman yapılabilir. Sorun, neyin sanat adını almaya layık olduğunu, neyin olmadığını sormakla da yaratılamaz. Böylece İnternet'te sanat mümkün mü? gibisinden bir soruya cevap vermenin bile pek bir anlamı kalmamaktadır.”

 

Fransız gerçeküstücüsü Marcel Duchamps, 1920'li yıllarda "hemen her yerde, hemen her şeyle sanat'ın yapılabileceğini” iddia ettiğinde sorumuza o zamandan bir cevap vermişti bile

 

Sorun yine de "dijital sanat" ile ilgili olarak ortaya atılabilir. Gelişen bilgisayar teknolojileri resim üzerinde işlemleri, düzenleme ve manipülasyonu alabildiğine kolaylaştırıyorlar (sözgelimi Photoshop ve Corel yazılımlarının son derece inanılmaz başarısı bundan kaynaklanıyor).

 

Tarayıcı ise "canlı imge"nin yeniden üretimi konusunda belki en büyük devrimi gerçekleştirmiş görünüyor. Kolajın, yani modern sanatın esas unsurlarından birinin alabildiğine kolaylaşması ise, insanlara artık sanatın yeniden bir tanım değişikliği geçirmesinin gerekip gerekmediğini sordurmaya başladı bile. [Ulus Baker]

 

Ancak sorgulamaların büyük bir çoğunluğu oldukça yüzeysel bir tabakada geçiyor: Bazı avantajlardan bahsedenler var sözgelimi bilgisayar teknolojileri insanların "sanata katılımlarını" ve sanatsal eğitimi kolaylaştırıyorlar. Web müzeleri yaygınlaşıyor ve sanat eserlerinin "imajlarına" erişim olanakları alabildiğine genişliyor. Öte taraftan, bir insan emeği ürünü olarak sanatın "çok uzun ve sürüncemeli" bir yaratım sürecini gerektirdiği konusunda eski ve kolay kolay yerinden kımıldatılamaz bir değer yargısı var. Ancak bu düzeyde yürütülen bir tartışmanın sürdürülemeyeceğini, çünkü bir sonuca varılamayacağını düşünebiliriz.

 

Yeni bir şey yok ama her şey değişmiş

 

Internet hala çok hızla gelişen ve yapılanan teknolojilere sahip. Alışılagelmiş, geleneksel sanat yapıtları hala karşımızda beton ve taş gibi elle tutulur metalar olarak görülebilse ve izlenebilse de, net üzerinde kişisel yaratıcılıkların daha çok ortaya çıktığını görmekteyiz. net.art sanatçıları bilgi, iletişim birikimlerini gerçek yaşantı ile karşılaştırarak benzeşimler yaratmakta ve bu birikimlerini üst üste koyarak sanal ziyaretçilerine sunmaktadırlar.

 

Kolaj tekniklerinin kullanımının modern sanatın ayrılmaz bir parçası hatta bir akımın yaratıcısı bile olduğu Kübistlerden bu yana apaçık bir durumdur. İlk parlak çıkış dönemlerinde PopArt'ın bu tekniği giderek bir "çılgınlık" derecesine vardırdığı da doğrudur. Eserlerini neredeyse montaj sanayii teknikleriyle üretip duran Andy Warhol etrafında örülen "sanatçı kültü", her bakımdan PopArt'ın artık miadını doldurmaya başladığını pek erkenden işaretlemişti. Ancak bir sanat akımının ya da grubunun miadını doldurması, ne kullandıkları tekniklerin sona erdiği anlamına gelir, ne de sanatın kendisinin.

 

Bilgisayar teknolojilerinin sanata dokunduğu genel bazı  alanları ayırt etmeliyiz: Birincisi "dijital" sanat diyebileceğimiz bir boyuttur. Unutulmamalı ki, bilgisayarlar yalnızca bulunmuş ya da taranmış resimlerle, metinlerle, ses ya da video kayıtlarıyla "kolajlamayı" kolaylaştırmakla kalmazlar. Aynı zamanda yalnızca bilgisayar aracılığıyla elde edilebilecek görüntü, hareket-animasyon ve seslerin de sanatsal amaçlı kullanılabileceğini de bize hatırlatırlar. Genel olarak "dijital sanatlar" adı verilen bu alan içerisinde, en basitinden bir Paint-Shop ya da Photoshop resminden oldukça karmaşık matematiksel fonksiyonlar aracılığıyla kurgulanan fraktal görüntü ya da seslere varıncaya kadar geniş bir olanaklar kümesinin varlığı söz konusudur Bilgisayar kullanılarak, klasik anlamda resim ve ses duyularının sanatsal kullanımına başvuran görüntüler, animasyonlar ve müzik üretilebilir. 

 

Oysa doğrudan doğruya matematiksel fonksiyonlar aracılığıyla üretilenlerin, insan faaliyetinin icra edildiği biçim açısından daha önemli bir farkı bulunuyor. Çoğu zaman, "image processing" teknikleriyle görüntüler ekranda hiç görülmeden işlenebiliyorlar. Peki böyle bir şeyin "sanat" adını almaya layık olmadığını, bir tür karmaşık matematiksel denklemin işlenmesinden ve görselleşmesinden ibaret olduğunu söyleyebilir miyiz?

 

Dijital sanatlar, daha çok "çok-yönlü-performans" adını verebileceğimiz bir alanı geliştirmeye aday görünüyorlar. Yani görüntü-animasyon-film-ses-metin bileşimini kullanan "Yeni Medya" tekniklerinin sanatsal kullanımından bahsediyorum. 

 

Ulus Baker’in sözleriyle: “Internet çağında sanat eseri üretiminin "kolaylaştığını" ve ayağa düşebileceğini söylemek de tam bir safsatadır. Aksine, alt edilmesi gereken "zorlukların", gerekli bilgi ve uğraşı faaliyetinin sonsuzca artabileceği bile söylenebilir. Üstelik dijital sanatçı, eğer günün birinde başarılabilirse, modern kültürdeki şu standart "sanat", "bilim" ve "toplumsal yaşam" alanları arasındaki ayrımın sınırlarını da ziyaret ederek alt edebilir