BİR DOĞA YORUMCUSU OLARAK LEONARDO DA VINCI VE SANATLARIN KARŞILAŞTIRMASI

2 Mayıs 1519, ünlü İtalyan ressam, mimar, mühendis, şair ve müzisyen Leonardo da Vinci’nin ölüm yıldönümüdür. Leonardo da Vinci,  15 Nisan 1452 yılında Toskana eyaletinde, Vinci kasabasına bağlı Anchiano köyünde doğdu. Her yıl 15 Nisan, Dünya Sanat Günü olarak da kutlanmaktadır.

Leonardo da Vinci daha ilk öğrencilik yıllarında, zamanın en büyük matematikçisi sayılan, hocası Benedetto dell’Abaco ile müthiş bir tartışmaya girişmiş, hocasının kimi düşüncelerini çürütmeye bile kalkışmıştı. Bu olay, ileride hazırlayacağı “Divina Proportione” (İlahi Oran) isimli eserin temeli olmuştur. İşte o andan itibaren matematik ve geometrideki ustalığını artık eserlerinde kullanabiliyordu.

Altın oranı ve uyumu oldukça önemseyen bir rönesans sanatçısı olarak Leonardo da Vinci,  Paragone, Sanatların Karşılaştırılması adlı eserinde “Resim dilsiz bir şiir, şiir de kör bir resimdir; her ikisi de, güçleri elverdiği ölçüde doğayı taklit eder, her ikisiyle de birçok ahlaki görenek sergilenebilir, Apelles’in “İtiraf”ıyla yaptığı gibi. Ama resim, şiirin nesnesi kulaktan daha soylu bir duyu olan göze hizmet ettiği için, uyumlu bir oran ortaya çıkarır, tıpkı birçok değişik sesin aynı anda buluşmasının uyumlu bir oran ortaya çıkardığı gibi. Bu uyumlu oran, işitme duyusuna o kadar zevk verir ki dinleyiciler adeta kendilerinden geçer, şaşkın bir hayranlıkla kalakalır. Ama resme konan bir melek yüzünün oranlı güzellikleri, çok daha büyük bir etki yaratacaktır: Bu oranlılıktan göze hitap eden ahenkli bir uyum doğar, müziğin kulağa hitap ettiği gibi. Ve bu tür bir güzellikler uyumu, bu güzellikleri resmedilen kadının aşığına gösterilecek olursa, hiç kuşkusuz o kişi şaşkınlık ve hayranlıkla kalakalacak, öteki duyuların hepsinden üstün, benzersiz bir sevinç duyacaktır” diyerek resimle şiir sanatını karşılaştırır.

“Paragone, Sanatların Karşılaştırılması” adlı kitapta   “Resim ve Felsefe”  bölümünde resmin de bir çeşit felsefe olduğundan bahseder ve bence bu büyük dahi, hiç de haksız sayılmaz.  “Yalnızca resim, cisimlerin yüzeyini kapsar ve resmin perspektifi, cisimler ve renklerinin artması ve azalmasını içine alır; çünkü gözden uzaklaşan şey, uzaklığı ne kadar artarsa, büyüklük ve rengini o kadar yitirir. O halde, resim felsefedir, çünkü felsefe artan ve azalan hareketi ele alır. Ya da önermeyi tersine çevirerek, şöyle diyeceğiz: Gözün gördüğü şey, kendisiyle onu gören göz arasındaki uzaklık ne kadar azalırsa, o kadar büyüklük, belirginlik ve renk kazanır. Resmi yeren kişi, doğayı yermiş olur; çünkü ressamın eserleri, doğanın eserlerini temsil eder. Bu yüzden, sözü edilen yerici, duygudan yoksundur. Resmin felsefe olduğu kanıtlanabilir, çünkü resim, eylemlerin kıvraklığı içinde cisimlerin hareketini ele alır; felsefeye gelince, o da hareketi kapsar. Sözü temel alan bütün bilimler çabuk doğar, çabuk ölürler, ele dayalı kısım, yani yazma dışındaki o da mekanik kısımdır.

Aslında görsel bir ifade olan resim, perspektif sayesinde algımızda farkındalıklar yaratarak,  küçük detayların geniş açılımlara sahip olduğunu düşünmemize yol açar. Felsefede, tek bir sözcük ya da cümleden yola çıkarak, derindeki manaya ulaşmaya çalışırız. Gördüğümüz şey sadece bir nesnenin resminden ibaret olsa da, onu anlamlandırmak sanatçıya ve izleyiciye aittir. Doğa bize ait değildir ama sanatsal algı, esinlenmeler, duygu ve sanatsal yaratım bize aittir.  Doğadaki hareketlerden ilham alarak bir sanat yapıtı oluşturulabilir.

Görsellik, sadece tek bir dile ya da algıya bağlı değildir. Güzel bir kadın resmine, bakan ancak okuma yazma bilmeyen bir insan, onun güzelliğinden ve estetik uyumundan etkilenebilir. Ancak güzellik algısı toplumdan topluma değişse de, güzel bir resmi onun güzelliğinden mahrum edecek en büyük engel görme yetisinin olmamasından çok etrafındaki güzellikleri fark edememektir.

23 Eylül 1519’da, Leonardo, vasiyetnamesini yazdırmak üzere bir noter çağırmış ve bütün hazinesi olan elyazmalarını Francesco Melzi’ye bırakmıştır. Kısa bir süre sonra da, 1519 Mayıs’ının ikinci gününde ölmüştür. 

Leonardo da Vinci hakkında okunabilecek pek çok eser var ancak Kemal Atakay’ın çevirisiyle Paragone, Sanatların Karşılaştırılması, keyifle okunabilecek kitaplardan biridir.