İNSANI İNSANA İNSANLA İNSANCA ANLATMA SANATI, HALDUN TANER KEŞANLI ALİ DESTANI VE ŞİŞHANEYE YAĞMUR YAĞIYORDU

Uzun zamandır, 1972 yılına ait bir tiyatro oyunun afişini arıyorum ve maalesef bulamadım. Bunu, gençlik yıllarında Cihan Ünal’la birlikte IV Murat oyunu için Ankara ve İstanbul turnelerinde koşturan, yıllar sonra tiyatro aşkıyla sesini, mimiklerini anneme ve evimize gelen misafirlerimize Nazım Hikmet şiirleri okumak için birleştiren babama hediye etmek için arıyordum. Bu afişi bulamadım ama tiyatroyu çocukluğumdan beri hep sevdim. Babamın zaman zaman sözünü ettiği eserlerden biri de Keşanlı Ali Destanıdır. 

7 Mayıs Haldun Taner’in ölüm yıldönümüdür. 16 Mart 1915 yılında İstanbul’da doğan epik türün ve kabare tiyatrosunun öncüsü Haldun Taner’in Keşanlı Ali Destanı adlı ile dünya çapında tanınan epik oyunu 1964 yılında Atıf Yılmaz tarafından sinemaya uyarlanmıştır.

Keşanlı Ali Destanı, iki perde, on beş tabloluk bir müzikli komedidir. Müziğini Yalçın Tura hazırlamıştır. Şef, Carlo d’Aipino Capocelli’dir. Sahne amiri ise Aydemir Akbaş’tır. Piyes, ilk defa 31 Mart 1964'te sahnelenmiş ve olağanüstü bir ilgi görmüştür. Gülriz Sururi-Engin Cezzar Topluluğu'nun sahneye koyduğu bu ilk temsilin sahne düzenini Genco Erkal, sahne tasarımını Duygu Sağıroğlu, kostümünü Nil Gcrede gerçekleştirmiştir. Zilha’yı Gülriz Sururi, Ali’yi Engin Cezzar, Şerif Abla’yı opera sanatçısı Semiha Berksoy, İzmarit Nuri ve Politikacıyı Genco Erkal oynamıştır. Sayısı elliye yaklaşan (47) oyuncu kadrosuyla piyes, oldukça geniş kişiler dünyasına sahiptir.

Eserde, Keşanlı Ali’nin şlemediği bir suç yüzünden hapishanede yatan Keşanlı Ali’nin halkın kahramanı oluşu, katili olduğu iddia edilen kişinin yeğeni ve sevdiği kız Zilha’ya kavuşma arzusu, muhtarlığı sırasında karşılaştığı olaylara çareler ararken yaşadıkları mizahi bir dille anlatılır.Haldun Taner,  Devekuşu Kabare başta olmak üzere pek çok tiyatro grubunun kurulmasına öncülük etmiş, oyunları Devlet ve Şehir Tiyatroları ile özel tiyatrolarda oynanmıştır.  1953 yılında New York Herald Tribune Uluslararası Hikâye Yarışmasında “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu adlı eseriyle Türkiye birinciliğine layık görülmüştür.

Bu eserdeki en anlamlı öykülerden biri olan “Atatürk Galatasaray’da” adlı öyküsünde, Haldun Taner, geçmiş yılları,  Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’nin ziyaret ettiği yılları özlemle anlatır. Çünkü Atatürk’ün, tüm dünyanın saygı duyduğu bir lider, resmi statüsünün de ötesindeki üstün şahsiyet özellikleriyle değerlendirir.  Okul müdürlerinin yalancı, fırsatçı davranışları karşısında Atatürk’ün hiçbir zaman kandırılamayacak bir lider olduğunu da dile getirir bu eserde: Bu gözlerden hiçbir şey kaçmaz arkadaşlar. Bu adam kandırılamaz, aldatılamaz. Bu adam mugalâtaya, laf cambazlığına pabuç bırakmaz. Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır. Ona bir şey anlatmak, izahat vermeye kalkmak fuzulidir, manasızdır, saygısızlık, haddini bilmezliktir.”