MEĞER İZMİR'DEN YÜZ YILLAR EVVEL BİR YILDIZ KAYMIŞ
Thomas Jefferson ABD’nin üçüncü başkanı. Bağımsızlık Bildirgesi’nin yazarı ve bir insan hakları savunucusu. Aynı zamanda ABD’nin ilk şarap uzmanı ve Amerikan şarap endüstrisinin kurucusu olarak kabul ediliyor.
Thomas Jefferson ABD’nin üçüncü başkanı. Bağımsızlık Bildirgesi’nin yazarı ve bir insan hakları savunucusu. Aynı zamanda ABD’nin ilk şarap uzmanı ve Amerikan şarap endüstrisinin kurucusu olarak kabul ediliyor. Amerika’da ilk ticari bağı yakın dostu İtalyan Filippo Mazzei ile birlikte Virginia Monticello’da kuruyorlar. Jefferson daha sonra Fransız İhtilali zamanı Fransa’da elçi olarak bulunduğu dönemde bir turist gibi Bordeaux, Burgundy, Languedoc ve Provence ile başlayıp Piemonte’ye ardından da Almanya’nın şarap bölgelerine uzanarak şarap bilgisini iyice ilerletiyor. Hatta doğrudan üreticiden tadarak şarap alması nedeniyle En-Premiuer satışların da öncüsü. Beyaz Saray’da başkan olarak geçirdiği yıllarda yıllık gelirinin %12’sini şaraba ayırdığı söyleniyor. Harcadığı para bugünün kuruyla yıllık 56.000 dolar civarında. 1787 Lafite, 1787 Margaux, 1787 d’Yequem gibi günümüzün en pahalı şarapları Thomas Jefferson’un Fransa’dayken aldığı şaraplar.
Filippo Mazzei derseniz o da ayrı bir alem. Jefferson ile siyasi yakınlığı olan bu adam asıl olarak Toscana’lı entelektüel bir doktor, ziraatçı, tüccar, şarap uzmanı ve diplomat. Chianti’nin isim babası olan Ser Lapo Mazzei’nin soyundan gelen Filippo’nun yolu bir ara 1754’de Türkiye’ye, İzmir’e de düşüyor. Filippo 2,5 yıl İzmir’de yaşıyor. Bağcılık yapmıyor, doktorluk yapıyor. Sonra sıkılıp Londra’ya taşınıyor. Mazzei Londra’da Türk mallarının yanı sıra şarap, pamuk, zeytin, parmesan gibi İngilizlerin o dönemde kolay bulamayacağı şeyleri satan bir dükkan açarak hayatını sürdürüyor. Londra’da çalışırken tanıştığı Benjamin Franklin ve Thomas Adams onu Amerika’ya davet ediyor. Mazzei 1773 yılında Livorno’dan bir gemiyle yanına bitkiler, tohumlar, ipek böcekleri, on tane Lucca’lı çiftçi, bir adet Piemonte’li terzi alarak Virginia’ya doğru yola çıkıyor. Amerikalılara oralarda henüz bilinmeyen bağcılık, zeytincilik gibi Akdeniz’e özgü tarım konularında öncülük ediyor. Thomas Jefferson ile olan tanışıklığı ve yakın dostluğu sonrası birlikte bağcılığa başlamalarının yanı sıra Mazzei Amerikan devriminin gönüllü neferi haline de geliyor. Yeni Amerikan bayrağının tasarımında da katkıları var. Kimi kaynaklar onu Amerika’nın kurucu babaları arasında sayıyor. Tarihçiler Thomas Jefferson’ın 1776’da Bağımsızlık Bildirgesi’ne yazdığı “Bütün insanlar doğa tarafından eşit ve özgür olarak yaratılmışlardır.” cümlesinin aslında Mazzei’nin 1773 yılında Virginia’da bir gazeteye yazdığı yazıdan alıntı olduğunu söylüyorlar. Mazzei orada olanları Avrupa’ya anlatmayı üstlenerek Avrupa’ya dönüyor ve Amerikan Devrimi’nin tarihini yazıyor. Jefferson ile sürekli mektuplaşarak ömrünün son yıllarını Pisa’da geçiriyor. Bu arada üyesi olduğu Mazzei ailesinin kuşaklar boyu varlığını sürdürerek günümüzde ülkemizde de bilinen Fonterutoli şaraplarının sahibi olduğunu belirtmek gerek.
Filippo Mazzei İzmir’de ve İstanbul’da kaldığı 2.5 yıl boyunca doktorluk yerine bağcılık yapsaydı, yapabilseydi belki canı sıkılmaz İngiltere’ye gitmezdi. Belki o zaman Benjamin Franklin ile de tanışmazdı. Bunun Amerikan devrimine ve Amerikan şarapçılığına etkisi ne olurdu bilinemez, ama İzmir şarapçılığına çok büyük katkısı olacağı kuşkusuzdu. İzmir’in son yıllarda yapmış olduğu atılım iki yüz elli yıl kadar önceye alınırdı belki de… Kim bilir? Aslında Kaliforniya şarapçılığını Thomas Jefferson’dan yıllar sonra 1930’lu yılların sonunda yeniden ayağa kaldıran Maestro-André Tchelistcheff’in şaraba giden yolu da bir ara sürgün olarak geldiği Gelibolu’dan geçmişti. Şarabın ana yurtlarından biri olan bu topraklar sanki büyük şarapçıları da hep yanına çağırıyor, ama engeller var. Hep engeller, engel olanlar var.