Olan Tüketiciye Oluyor !...

Konu : Gastronomi

Tüketici; güvene dayalı bir ilişki peşindedir.

“Sağlık Kaynağı” olarak,

eğitimlerde altını çizdiğimiz “zeytinyağı”;

tıp dünyasında, gastronomide, gazetelerde, dergilerde,

son zamanlarda televizyon kanallarında, vb. 

platformlarda sıkça bahsedilir oldu, son zamanlarda.

 

Bilgi candır.

Bilgi sahibi olmayan, fikir sahibi olamaz, elbet.

Ne var ki; her yönden akan, maalesef bir kısmı salt popülist ve bir şekilde reklam amaçlı bildirimler, enformasyon kirliliğine yol açması da, bir başka sorun; özellikle, “tüketici” için.

 

Tüketici; güvene dayalı bir ilişki peşindedir, 

alın teri ile kazandığı parasını, kendisinin, çoluğunun çocuğunun sağlığını, damak keyfini,  

“iyi / doğru bir ürün aldım” hissini, emanet edeceği.

 

Ülkemizde kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi,

her ne kadar İngiltere, Almanya, Hollanda gibi “üretici olmayan” ülkelerden fazla olsa da,

“üretici” ülkeler”e kıyasla oldukça düşük; yılda sadece 200 çorba kaşığı civarında.

Yani, günde 1 çorba kaşığı bile değil.

Tüketimi bölgelere göre dağıtacak olursak, evet; 

İzmir, İstanbul, Ankara şehirlerimiz ve civarında, Batıda, Güneyde ortalamanın oldukça yükseğinde.

Ancak, diğer taraftan, bir yıl içinde, bırakın 1 çorba kaşığını, 

1 damla bile zeytinyağı tüketmeyen nice vatandaşımız var, ülkenin geri kalan kısmında.

 

Hal böyle iken, bir de üstüne, sözde “zeytinyağı” etiketi ile satılan, tağşişli (sahtekârlık karışmış), bozuk, denetimden bir şekilde sıyrılmış, sağlık için bırakın faydalı olmayı, tam tersi “zararlı” ürünlerle kandırılma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor, tüketici.

 

Sorunları, tehlikeleri yazmakla bitmez. Bir yere de varılmaz. Çözüm üretmek gerek.

 

Bir önceki yazımda da şöyle demiştim:

 

Durum gösteriyor ki; ‘Denetleme’ mekanizması;

“Yönetimden, Dürüst Üreticiye/Dürüst Satıcıya, Tüketiciye” yönünde olduğunda “yetersiz” kalıyor.

 

Ne gerekiyor?

 

Diğer uçtan, yani;

“Tüketimden, Dürüst Üreticiye / Dürüst Satıcıya ve Yönetime” 

yönünde de ciddi bir ‘denetleme’ desteği gerekiyor.

 

Bu doğrultuda;

“tüketimden başlaması gereken denetim” için, 

tüketicinin yanında yer alan, aldığını iddia eden 

sivil toplum kuruluşlarına, 

kamu kuruluşlarına, 

belediyelere, 

üniversitelere, 

bilen kişilere, vb. büyük sorumluluk düşüyor.

 

Öncelikle; “tüketici”, bilgi sahibi olmalı, 

Tüketiciye; her türlü kişisel çıkarlardan uzak, 

kirlen-me-miş, kirletil-me-miş,

ve de kolayca ulaşabileceği doğru ve gerçek bilgiler sunulmalı, 

her fırsatta, hatta fırsatlar yaratılarak …

 

Tüketiciye, edineceği gerçek ve doğru bilgiler ışığında; “sorgulama öz güveni” kazandırılmalı.

Tüketici, çarşıya / pazara / lokantaya gittiğinde, parasını ve sağlığını emanet ettiği satıcının sunduğu ürünün, tüketimi için uygun olup olmadığını değerlendirebilecek, gerektiğinde beğenisini belirtebilecek, gerektiğinde eleştirisini yapabilecek donanıma sahip olduğunda, “denetim”in önemli bir kısmı başarıya ulaşmış olacaktır.

 

Bununla birlikte, güven veren platformlar oluşturulmalı, referans değerler sunulmalı.

Tüketicinin, aldığı / edindiği eğitimler sonucunda güven duyduğu ve de “gerekli yeterliliğe sahip” kurum ve kuruluşlarca düzenlenen ve de düzenlenecek “zeytinyağı kalite yarışmaları”, derin değer fayda, kanımca.

 

İnternette İngilizce ve Türkçe olarak “zeytinyağı yarışması” taraması yapınca, bir anda 30 milyondan fazla sonuç çıkıyor. Özellikle konuya pek aşina olmayan tüketici okurlarım için, ülkemizde ve uluslararası yapılan “zeytinyağı kalite yarışmaları” hakkında kısa kısa bilgiler vermek istiyorum.

 

Soru-Cevap gidelim:

 

S : Kimler zeytinyağı kalite yarışması düzenleyebilir?

C : Kendinde gerekli yeterliliği gören her kurum / kuruluş düzenleyebilir. 

Bildiğim kadarıyla, ne ülkemizde, ne de yurt dışında, bu konuda bir “yetki veren” üst yapı yok.

 

S : Yarışma jürisi kimlerden oluşur?

C : Genel kabul gören anlayış; jüri üyelerinin Uluslararası Zeytin Konseyi (IOC) tarafından 

“akreditasyon almış tadım paneli” üyelerinden, ya da en azından, yine IOC tarafından öngörülen

“tadımcı eğitimlerini başarıyla tamamlamış” kişilerden oluşmasıdır.

Ancak, yine bildiğim kadarıyla, herhangi bir yaptırım söz konusu değildir.

 

S : Yarışmaya katılacak zeytinyağı numuneleri nasıl alınır?

C : Üç temel yöntem vardır:

- Yarışmayı düzenleyen yapının yetkilendirdiği kişilerce,

  üreticinin, depolama tanklarından, adresinden alınır ve

  daha sonra numune alınan tank, yarışma sonuçları belli olana dek kalacak şekilde, mühürlenir.

- Yarışmayı düzenleyen yapıya “etiket-siz” ürün göndererek.

- Yarışmayı düzenleyen yapıya “etiket-li” ürün göndererek.

 

S : Yarışmalara katılım ücreti ne kadardır?

C : Katılım ücretleri, yarışmayı düzenleyen yapının popülerlik düzeyine göre değişir.

Beher numune için ücret, 50 – 350 Avro arasında olabiliyor.

 

S : Zeytinyağı kalite yarışmaların sonuçlarına ne kadar güvenilir?

C : Yarışmayı düzenleyen yapının saygınlığına, inanılırlığına, verdiği güvene bağlıdır.

 

Bu “sonuçlara güven” meselesi çok önemli.

 

Gerek tüketicinin aradığı güvenin daha sağlam temellere oturması açısından, gerekse tüm yıl boyunca vaktini, nakdini, emeğini, terini feda ederek “kaliteli ürün” elde etmek için canını dişine takan katılımcı üreticinin itibarını korumak amacıyla, muhtelif ek uygulamalar getirebilir, yarışma düzenleyen / düzenleyecek yapılar. Örneğin; yarışma numuneleri tek seferlik yerine, yıl boyunca belirli aralıklarda ve satış noktalarından 3-4 kez tekrar alınabilir, yarışma süresi tek bir tarihe bağlı olmak yerine, tüm yıla yayılarak, değerlendirmeler, kalite yıl ortalamalarına göre yapılabilir. Böylece kalite açısından, tüm yılı kapsayacak, çok daha net ve güvenilir sonuçlara ulaşılabilir.

 

Konu zeytinyağı olunca, laf lafı açıyor, konuşacak çok şey çıkıyor …

 

Önümüzdeki sayıda, 

“Olan; dürüst üreticiye, dürüst satıcıya oluyor!” başlıklı yazımla devam edeceğim, 

sektörle ilgili çok beklenmedik derecede önemli bir başka konu çıkmazsa karşımıza.

 

Bu arada, 2 haftalık bir Londra seyahatinden yeni döndüm. 

Londra’da zeytinyağı tüketimi hakkında birkaç bilgi de paylaşacağım, Nisan’da.

 

Diğer taraftan “Gomeller Davası”nı; ayrı bir dosya olarak, hazırlamaya başladım. 

Bilgi ve belge desteklerinizin devamını bekliyorum.

 

Sağlık huzur bilgi lezzet keyif diliyorum.

 

 

 

Notlar:

 

1. ‘Gomeller Davası’ dosyamız için,

bilgi / belge desteklerinizin için teşekkür ederim, 

devamını diliyorum.

 

2. Yazımı okuyan zeytinyağı sevdalılarının, 

bir-iki kelime dahi olsa bırakacakları yorumlar, 

benim için tahmin edemeyeceğiniz kadar önemli ve faydalı. 

Lütfen.